Sue çocukluk yıllarında, kuaför olan annesinin her insanın saçını kesmesine karşın onun saçını kesmeyerek bir kız çocuğu şeklinde yetiştirilmesi sonucu içine kapanık, çelimsiz ve korkak bir insan olarak büyümüştür. Denize nazır tek katlı bir evi, hem kuaför salonu olarak bununla birlikte sevgilisiyle birlikte yaşam alanı olarak kullanır.Sue ile birlikte aynı evi paylaşan Wonyoung, gündüzleri motorsiklet ile kuryelik yapar. Geceleri ise evin çatı katında oturup deniz manzarası eşliğinde havai fişek gösterisi izleyerek vakit geçirir. Fakat Wonyoung yaşadığı hayattan daha fazlasını hayal etmektedir.Her ikisininde yaşamı bigün aniden yaşamlarına giren Sue'nin arkadaşı Byungho tarafınca altüst olur.Durgun hayatlar ile yalancı umutların arasında gizlenmiş hatıraların gölgesinde yaşanmış olan ihanet, ve intikamın öyküsü...

“Postman to Heaven – Cennetin Postacısı” Özel bir adam ile terk edilmiş bir kadının fantezi ile yoğrulmuş romantik hikâyesidir. Jae-joon bir postacıdır ancak bildiğimiz postacılardan değildir. O sevdikleri insanları özleyenlerin mektuplarını cennete götürür. Ha-na da o insanlardan biridir ve ölen sevgilisini düşünmeden edemiyordur. Daha sonra Jae-joon ve Ha-na arasında 14 gün sürecek bir fantezi başlar ancak Jae-joon’un Ha-na’dan sakladığı bir şey vardır.

İkiz kız kardeşin aynı tiyatro oyuncusuna aşık olmalarını ve aralarındaki tehlikeli aşk üçgenini anlatıyor.

Hyun-jun bir trafik kazasında sevdiği kadını kaybetmiştir. Sevgilisinden geriye sadece beyaz bir güvercin kalmıştır. Birgün bu güvercin pencereden kaçar ve aynı kasabada yaşayan Jung-min 'in penceresine konar. Bu güvercinin bacağında, trafik kazasında ölen sevgiliye yazılı bir mektup vardır. Jung-min bu mektuba bir cevap yazar ve güvercinle gönderir.

Küçük oğlu Jun ile, ölen kocasının memleketi olan Miryang’a taşınmaya karar veren piyano öğretmeni Shin-ae, yol sırasında bozulan arabasını tamir için gelen servis görevlisi Jong Chan ile tanışır. Shin-ae, Çince'de anlamı "Gizli Güneş Işığı" anlamına gelen Miryang’dan bir arsa almak, orada bir müzik okulu açarak temelli yerleşmek istemektedir. Yaşadığı çevrede birikmiş parası olduğu duyulduktan kısa bir süre sonra oğlu Jun fidye için kaçırılır. Fidyeyi ödemesine rağmen oğlunu kurtaramayan Shin-ae’nin zaten var olan inanç bunalımı iyice artar ve hayatta neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar veremeyecek trajik bir döngüye hapsolur.

Rastlantılar sonucu kaderin biraraya getirdiği iki kişi…Biri, genç ve güzel bir kolej asistanı ve danışmanı olan evli profesörle yasak bir ilişki yaşayan Hanna’dır (Son Tae Young)… Profesörün karısı aralarındaki ilişkiyi öğrenmiş ve karşısına çıkmıştır… Yüzüstü bırakılan Hanna son trene atlayıp baba evine doğru yola çıkar…Diğeri, her gün aynı hat üzerinde yaptığı seferlerle hayatı sıkıcı hale gelmiş tren makinisti Man Soo’dur (Kim Kang Woo)… Hayatındaki tek ilginç şey, okumaktan hoşlandığı aylık bir derginin çıkan her sayısını trenine kadar gelerek ona veren gizemli bir genç kızdır… Ancak bir gün Man Soo’nun treni bir kazaya karışır, ve sonucunda kendisini toparlaması için birkaç günlük bir özel izin verilir… O da son trene atlayarak yaşadığı kötü olaydan uzaklaşmak ister…İkisi de son durakta inerler, ancak şiddetli kar yağışı yüzünden kendilerini hedeflerine ulaştıracak bir araç bulamayınca geceyi bir otel odasında geçirmek zorunda kalırlar…Bir kolej asistanıyla bir tren makinistinin görünüşte hiçbir ortak noktası yok gibidir…Ama hem Man Soo, hem de Hanna, acılarını paylaşıp teselliyi birbirlerinde arayabilecekleri yegane iki yabancıdır…

Film, 3 ayrı şehirde (Tokyo, Taipei, Shanghai) geçen kısa metrajlı duygusal, melodram temalı, sonu bitirilmemiş 3 ayrı temalı (kısmen), 3 ayrı yönetmen tarafından çekilmiş bir yapım.

Yüzme yarışı dünyasını konu alıyor film. Woo-Sang (Lee Jong-Suk) milli bir yüzücüdür ve devamlı birinci sırada yer alır. Won-Il (Seo In-Guk) yetenekli bir yüzücüdür fakat spor yapmayı bırakmıştır fakat sonradan geri rotatif...

Song Kyung bankada çalışan, tertipli bir hanımdır. Dong Ju ise lotoyu tutturmanın hayalini kaide, aylak bir adam. Aynı anda ajans vesilesiyle evlenmek için başvuruda bulunurlar. Birkaç gün sonrasında, hastaneye gittiklerinde ölümcül hastalığa yakalandıklarını öğrenirler. Düğün töreni yerine, hayatlarının son törenini, şu demek oluyor ki cenazelerini hazırlamaya başlarlar.

Film, 1969'da Vietnam savaşı sırasında evli bir albayın (Song Seung-Heon) emrindeki askerin (On Joo-Wan) karısına (Lim Ji-Yeon) aşık olmasını, aralarındaki gizli ve inanılmaz aşkı anlatıyor.

İki masum görünümlü öğrenci gencin aslında sado-mazoşist saplantılı ilişkileri vardır...

Ülkenin tipik hanımları için ilişki sırları nihayetinde yayımlandı!Yardımcı Reklam Yönetmeni Choi Bona, kararsız kişiliği sayesinde tüm zor ve can sıkıcı işleri yapar. Aşırı çalışmayla geçen bitmez geceler yüzünün kırışmasına ve saçının darmadağınık olmasına neden olur. Biriyle son olarak ne süre çıktığını bile hatırlayamayan tipik kadınlardandır.Tesadüfen, “erkek Kitabı” adlı bir kitapla karşılaşır. Tabip Swalski’nin videoda verdiği adımları izler. Yalnızca caddedeki erkekler ona dönüp bakmakla kalmaz, Hallyu Yıldızı Lee Seung-jae bile ona âşık olur.“erkek Kitabı” ile yeni bir ilişkiye başlayabilecek mi?

KIM Yun-woo bir bölge müdürlüğünde, alt kademe memur olarak çalışmaktadır. 30 yaşında olmasına rağmen, yaşına göre oldukça saftır ve kendine uygun bir eş bulmak için, başarısızlıkla sonuçlanan sayısız tanışma randevusuna gitmiştir. Eski evinden ayrılıp yeni bir eve taşınan KIM Yun-woo, burada sık sık alt katta oturan lise öğrencisi HAN Soo-young ile karşılaşır. HAN Soo-young, 18 yaşında neşeli ve enerjik bir kızdır ve bir prenses gibi davranan annesiyle yaşamaktadır. Tüm bunlar olurken; liseden mezun olur olmaz çalışmaya karar veren KANG Sook, bölge müdürlüğünde çalışmaya başlar. Ve melankolik bir kadın olan KWON Ha-kyung'a, onun güzel gülümseyişine, sırılsıklam aşık olur. Ne var ki, Ha-kyung hala eski sevgilisini unutamamıştır ve her gün o aşkın izlerini bulmaya çalışmaktadır. KANG Sook onun geçmişte yaşamasına aldırmayarak, peşinden ayrılmamaktadır. Acaba geleceklerinde mutlu bir son olması mümkün müdür?!

Japon - Koreli kız Junko, Japonya'da aşık olduğu Koreli bir öğrenciyi görebilme umuduyla değişim öğrencisi olarak Seoul'e gider. Yeni üniversitesine gelen Junko, sevdiği çocuğun askerde olduğunu öğrenir. Bu yetmezmiş gibi bir de kaldığı misafirhane, misafirhane sahibinin çatlak oğlu Jong Man da dahil kabadayı çocuklarla doludur. Junko, kalacak başka bir yer arar, ama Jong Man'dan Korece dersi alması karşılığında kalacağını söyler. Bu huysuz özel hoca, daha çok uygunsuz kelimeler öğretmekle ilgilenmektedir. Başlangıçta tüm vakit sinirli ve kavgalı bir şekilde geçer, ama Junko, bu duyarsız görünüşünün altında Jung Man'da daha fazla şeyin olduğunu keşfeder.

Byeong-hee karısının ani kaybından dolayı ruhsal sorunlar yaşamaktadır. Su-jang tuhaf, sosyal becerilerden yoksun, hayatta büyük bir hayali olmayan ancak olağanüstü bir aşkın hayalini kuran bir kızdır. Bu iki alakasız yabancının yolları bir süre sonra çakışır.Su-jang, ilk aşkı Ji-min Park tarafından terkedilmiş ve son on yılını onu takip ederek geçirmiştir. Ji-min'in evini daha iyi görebilmek için, Byeong-hee’nin sahibi olduğu komşu eve izinsiz girer. Byeong-hee'nin evine girer girmez onu kendini asmaya çalışırken bulur ve kurtarır. Sonra da ellerini ve ayaklarını bağlayıp onu kilitler. Aşk en tuhaf yerlerden tomurcuk vermek üzeredir...

"O yahninin bir kasesi için canımı veririm."Nam-ı diğer "Doenjang" (baharatlı Kore fasulye ezmeli yahni), İnfaz sırasında azılı bir mahkumum ölmeden önceki son isteği olan yemek bir yönetmenin buna duyduğu merak, şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkaracaktır. Azılı bir mahkumun infazı sırasındaki son isteği, yakalanmadan önce yediği yemektir. Tıpkı habercilerin Yurttaş Kane'ın son sözü olan "Rosebud"(Gülgoncası)'ın altında yatan gerçeği bulmaya çalışmaları gibi, bir televizyon yapımcısı da bu yahninin sırrının peşine düşer. Bu lezzetin ardında bir kadının makus talihi ve bir aşk hikayesi yatmaktadır. Türkçe ismi ile "Tarif", insan hayatı, lezzet, kaybetme acısı ve ızdırap gibi birçok şeyi anlatmakta. Bu bağlamda, bu film herşeyin bir tarifidir.

Bir tefeci ücra bir kasabada, metruk bir binada ölü bulunur. Üç kişi şüphe altındadır ancak hepsinin de mükemmel gerekçeleri mevcuttur. Soruşturma durma noktasına gelir. Aradan neredeyse 15 sene geçer ve Baş Müfettiş soruşturmayı yeniden açmaya karar verir. 15 yıl evvel kurbanın oğlu babasını, sevdiği kıza tecavüz etmesini engellemek için öldürmüştür. Adamın babasını öldürdüğünü öğrenen kız da annesini öldürür. Genç adam 15 senedir kızın hayatına girmeye çalışanları ortadan kaldırmaktadır. Bir gölge gibi yaşar ve karşılığında kızdan hiçbir şey beklemez. Kız, adamın onun uğruna ne yaptığını bilmekte ancak görmezden gelmektedir. Aşkları büyüdükçe, işledikleri suçlar da çoğalır. Günahları arttıkça, Müfettişin soluğunu enselerinde hissederler.

Bir kadın kapısının önünde, içinde bir adam olan bir kutu bulur ve adamı içeri alır. Şaka yaparak, adamı çocukluğundaki bir köpeğe benzetir ve bu yüzden ona köpeği olarak bakmak istediği söyler. Adam kabul eder. Daha sonra kadın, adamın harika bir dansçı olduğunu farkeder. Kadının, üniversiteden eski sevgilisinin ortaya çıkmasıyla birlikte karışıklıklar meydana gelir.