Bir ressam olmak isteyen Cheong-hae, bu uğurda Güney Kore 'den ayrılarak Fransa 'ya yerleşir. Fakat Cheong-hae 'nin kendisini bir anda bambaşka bir kültürün içinde bulması ve buna hazırlıksız olması, maddi sorunlarla da birleşince; genç ressam adayı kısa sürede kendisini göç nedeninden oldukça farklı bir noktada bulur.
Cheong-hae, sanattan uzaklaştıkça illegal işlere yakınlaşmıştır. Sinsi ve hakarete varan lakayt tavırları yüzünden de çevresi ve hatta kendi hemşehrileri tarafından bile zamanla dışlanmış, yaka silkilen adam ilân edilmiştir...
Göç ve akabinde verdiği isabetsiz kararlar neticesinde aslında hiç de hoşnut olmadığı bir sosyal konumlandırmanın uçurumunda yuvarlanmakta olan Cheong-hae için, artık hayatta önemli olan tek şey güçtür. Güç içinse, para gereklidir. Para kazanmak içinse yapılacak her türlü şey mübahtır.
Vurdulu kırdılı işlere meyilli olmayan Cheong-hae, genellikle şehre yeni gelen saf hemşehrilerini dolandırarak para kazanmaktadır. Cheong-hae 'nin kurbanlarından biri de, şehre ilk defa gelen ve trende, tanımadığı fakat aşık olduğu bir kadının yardımı ile pasaport kontrolünden sorunsuzca geçebilmiş olan Hong-san olur...