Kim Sun-ho is a horn player in an orchestra in North Korea. As he belongs to a comparatively high class in his country, Sun-ho enjoys his life and has plans to marry his girlfriend Yon-hwa. One day, Sun-ho's family receives a letter from his grandfather in Seoul, whom they had thought was dead. They begin to exchange letters, but this puts their family in great danger so they decide to defect to the South. Sun-ho is devastated because he can't take Yon-hwa with him but he promises to take her to Seoul as soon as possible after arriving in the South. In Seoul, he tries to save money to help her escape from the North. But one day, Sun-ho hears that Yon-hwa has married another man. He becomes hopeless but later tries to find a way to adapt himself to life in the South.

Filmin ikinci serisinde ki tüm oyuncular bu seridede yer almıştır. Kadın Hong'un ailesi artık tamamen legal işler yapmakta, büyük çapta bir kimçi fabrikası kurmuşlardır. Serinin ikinci filmimizde hatırlarsak hanımefendi savcımıza aşık olan bir savcı vardı. Kocasına hazırlattığı komplodan kurtarıp adam savcıyı ve bu işe desteklık yapan karşı mafya mensuplarını hapse yollamıştı. Bu seride bunlar intikam için daha da güçlenmişlerdir. Bakalım bu intikam karşısında bizim güçlü ailemiz neler yapabilecek? Temin edebilirim ki serinin ilk ve ikinci filminden daha çok gülebileceğinizi.

Kang WonTak babası ile ilişkisi kötü olan bir lise öğrencisi. Önce o hapishaneden serbest bırakıldı Kang Wontak babası Kang YoungGue o gün öldü.Babasının cenaze töreninde WonTak " sen gidiyorsun mutlu musun?"dedi Ve oda cenazeden kaçtı.YoungGue yi bir melek gibi karşılar ve ona söyler “ ben ikinci kez oğlumun yanında olmak istiyorum.”der.Bu melek değişir ve değişimle (yeniden doğuş)YoungGue için WonTak’ın sınıf arkadaşı DongHoon'dur.Buna rağmen zor bir hayat yaşayan 50 yaşındaki bir adam,18 yaşındaki lise öğrencisi oğlu ile birbirinden ayrı yaşadıklarından dolayı yakın olmak için her şeyi yapacaktır.

Cho Eun-suk 'un dayanılmaz bir cazibesi vardır. Öyle ki; bu cazibesi, dolaylı da olsa, lise yıllarında bir gencin ölümüne yol açmıştır. Kendisi için Park Seok-gyu ile kavga eden genç; boş bir havuza çok talihsiz bir biçimde düşünce, hayatından olmuştur.Cho Eun-suk, bu olaydan sonra Park Seok-gyu ile bir daha görüşmez. Lise yıllarındaki bu tatsız olayı unutan Cho Eun-suk, biraz çalışarak, biraz da cazibesini kullanarak tasarım ve renklendirme konusunda uzman bir profesör olur yıllar sonra.Lisedeki elim olayın diğer kahramanı olan Park Seok-gyu ise iyi ve ünlü bir karikatürist olmuş ve ders kitaplarına resim çizmesisi için üniversiteden teklif almıştır.Aldığı teklifi olumlu değerlendiren Park Seok-gyu, okula atanan yeni renklendirme uzmanını gördüğünde; kısa süreli bir şok yaşar. Kaderin, Eun ve Seok için yaptığı planlar, henüz sonlanmamıştır.Park Seok-gyu ve Cho Eun-suk 'un, kendi başlarınayken zararsız, fakat birbirlerini gördükleri anda tepkimeye girerek; kararsız ve zararlı birer aşk böcüğü olarak hicvedilerek tasfirlendiği filmde, usta oyuncu So-ri Moon 'un ağırlığı hemen göze çarpıyor.. Aşka kaderci yaklaşıma; bir tutam tuz, bir tutam da isot ekleyerek gelen, yollara da gül yaprakları yerine, ince ince kara mizah seren bir yapım Bewitching Attraction...

Earning a living as a driver for rent, Kisu lives in a studio flat in the basement floor. When he feels choked up, he tries not to let go of hope by playing on the drums. Out of guilt that he might have made Jongdae sexually handicapped during their younger days, Kisu took on a role as Jongdae's guardian on top of being his friend. Jongdae's dream is to keep a revolver that can make him stronger than the small-time gangsters around town. One day Kisu's older brother shows up and leave behind his son Yohan to Kisu's care.

Yetimhanede büyümüş dilsiz bir elemanın tek hayali, bir gün konuşabilmek ve çocukken aynı yetimhanede yetiştikleri, daha sonra evlatlık verildiği için bir daha göremediği kız arkadaşına bir gün "seni seviyorum" diyebilmektir. Ameliyat için çokça paraya gereksinimi vardır. Bu nedenle çok yetenekli oldugu bıçaklarla hayalindeki matadorluk yerine gangster olmuştur...

Bu film my boss my hero nun devamı niteliğini taşıyo. Gye doo shik bu defa öğretmen olarak çıkıyor karşımıza patronunun öğrenci olduğu okula ögretmen olarak atanır ve ikisinin başına bi çok olay gelir.güzel bi komedi filmi arada acıklı sahneler olsada.

Birbirlerinin ölümcül hastalıklarından haberdar olmayan aşıkların hikayesi...

Kang WonTak babası ile ilişkisi kötü olan bir lise öğrencisi. Önce o hapishaneden serbest bırakıldı Kang Wontak babası Kang YoungGue o gün öldü.Babasının cenaze töreninde WonTak " sen gidiyorsun mutlu musun?"dedi Ve oda cenazeden kaçtı.YoungGue yi bir melek gibi karşılar ve ona söyler “ ben ikinci kez oğlumun yanında olmak istiyorum.”der.Bu melek değişir ve değişimle (yeniden doğuş)YoungGue için WonTak’ın sınıf arkadaşı DongHoon'dur.Buna rağmen zor bir hayat yaşayan 50 yaşındaki bir adam,18 yaşındaki lise öğrencisi oğlu ile birbirinden ayrı yaşadıklarından dolayı yakın olmak için her şeyi yapacaktır.

Jae Mun, çete üyeleri tarafından bıçaklanan arkadaşını görür, tanıklık eder, ve onun tek tepkisi, sadece kaçmaktır.Birkaç yıl sonra, arkadaşının ölümünün intikamını alması için fırsatı vardır bunu değerlendirir ve ek olarak arkadaşının cinayet sahnesinden kaçtığı için vicdanını rahatlatır.Çeteci Jae-mun (Sol Kyung-gu), yıllar önce arkadaşı Min-jae'yi bir emri yanlış bir şekilde yerine getirdiği gerekçesiyle öldüren Min Dae-sik'ten intikam almak ister. Bir çeteci ve aynı zamanda Tekvando hocası olan Chi-guk Mun (Jo Han-seon) ile Dae-sik'in yaşadığı Bulgyo'ya gider. Fakat orada sadece Dae-sik'in restoran sahibi annesine ulaşabilir (Na Mun-hee). Restorana yaptığı ziyaretlerle anneyi daha yakından tanır ve aralarında ana-oğul ilişkisine benzer yakınlıkta bir bağ oluşur. Aynı zamanda intikamını alabilmenin yollarını arar..